Sertlik-Sevgi-Farkındalık
- Seda Özsoy Yoga
- 6 Oca 2019
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 Kas 2020

Bir sevgi alış-verişidir gidiyor...
Kaç gündür yansıttığım sertliği düşünüyorum! Daha öncede düşündüm defalarca ama bu sefer farklı bi dalga ile geldi! Çevremde olup bitenlere baktığımda, ilişkiler üzerine sınandığım ve deneyimlendiğim bir süreç yaşıyorum. Ve bi kaç seferdir de derslerimde sürekli değindiğim ‘farkındalık’ alanlarımızın nasıl hemen tanıdık ve bize ait sınırlı alanlara dönüştüğü üzerineydi. Tüm bu parçalar birbirinden çok alakasız gibi görünse de benim içimde bir farkındalık yarattı, şimdi sizde anlayacakasınız...
Önce şu ‘farkındalık halkaları’ndan başlayalım; düşünün ki bir dairede oturuyorsunuz ve bir manzaranız var; 3 tane ağaç , bir çiçek ve biraz da gökyüzü görüyorsunuz. Sonra bir sabah uykunuz kaçıyor ve dışarı bakıyorsunuz ve görüntüyü daha önce hiç görmediğiniz bir ışıkta; gün doğarken görüyorsunuz, ne kadar mükemmel, bunu hiç farketmemiştiniz şimdiye kadar; ağacın rengi, gökyüzü bambaşka görünüyor. Bu durum sizde şu farkındalığı yaratıyor demek ki ben; her işten eve geldiğim aynı saatte hep aynı manzarayı görüyormuşum! Fakat gün doğarken bu manzara bambaşka imiş! Burdan yola çıkarak; günün her saatinde, güneşin her hareketinde, bu manzara; her gün, her saat, her hava koşulunda ve her mevsimde değişiyor!!!!' Tanrım inanılmaz, bunu daha önce hiç düşünmemiştim, ne kadar güzel' diye kendi bakış açınızdan bu duruma bir farkındalık katmış oluyorsunuz. Sonra bekli manzarayı her haliyle deneyimlemek için farklı saatlerde gözlem yapıyorsunuz vs... Bir süre sonra her halini deneyimlediğiniz, artık sınırları belirlenmiş bu deneyiminizi alıp, bilmediğiniz tarafı kalmadığını düşünerek, hayatınıza kattığınız bu farkındalıkla devam ediyorsunuz. İnsan zihni böyle çalışıyor; çalışma alanının etrafını çevreleyip, o alana hakim olunca ve bilinmez bişey kalmayınca rahatlıyor ve yola yine bildiği gibi devam ediyor. Sizin oturduğunuz apartmanda, sizin bir kat altınızda, bir kat üstünüzde acaba nasıl bir manzara var? Bundan haberiniz bile yok! En üst katta, veya zemin katta ne gibi görüntüler var, aklınıza bile gelmiyor. En üst kattaki komşu bir gün size; 'bizim ordan görünen bir dağ varya, o meğersem XXX dağıymış' diyor. Siz öyle bakıyorsunuz, hangi dağ der gibi??? Ben öyle bir dağ görmüyorum, dolayısı ile öyle bir dağ yok diyebilir misiniz? Pat, yeni bir ampül yanıyor ve yeni bir aydınlanma anı yaşıyorsunuz. Oradan görünen manzaranın sabah erken saate nasıl olduğu, akşam nasıl olduğu, kışın nasıl olduğunu hiç karıştırmıyorum bile, sizin o manzara hakkında en ufak bir fikriniz bile yok ama aynı yerde oturup, sözde, aynı manzaraya bakıyorsunuz:)))
Şimdi bu kat çıkma işi daha çok uzar gider ama meselenin özünü anlatabilmem için bu kadarı yeterli oldu sanırım:)
İşte bende, hayatımda hep böyle farkındalık anlarını nasıl bulurum diye araştırıyorum. Şimdi de kendimi kat çıkmaya yakın görüyorum, bi aksilik olmaz ise:)) Bu konuyu diğer konularla nasıl bağlayacağım bakalım.
Dedim ya ben sertim biraz diye, bu ben miyim diye bazen soruyorum kendime, eski Seda nasıldı diye ? Benim hatırladığım şeylerin hiçbiri, birbiri ile örtüşmüyor, enteresandır ki: yani bir çelişkiler yumağı sanki; şimdi kendine güvensizdi dicem ki öyleydim ama bazı yerler vardı, içsel olarak kendime o kadar çok güveniyordum ki…., sonra çok eğlenceli bir tipti desem; çok bunalım hallerimi de hatırlıyorum….., okul hayatıma bakıyorum, orda bir istikrar bulurum belki diye; çok çalışkandım desem, yooo hiç ders çalıştığımı hatırlamıyorum, en azından sınıftaki inek lakabını hiç haketmedim, çalışmıyordum ama notlarım hep kötüydü desem, ilkokul notlarım hep pekiyiydi, ortaokulda nerdeyse birkaç dersten kalıyordum sonra zor toparladım, sonra üniversitede sınıfın ineklerinin içten içe benle yarıştığı bir başarım varmış meğer! Ben bu işten de bir tutarlı taraf çıkaramadım…. Şimdi bu kadar sert miydim diye baktığımda; değildim ‘abisi’ (Sinop’daki bir pompacı abiden yapıştı ağzımıza:)), ben annemin 'altın günlerinde' kendimi ortalığa atar, tiyatral rollere girer, taklitler yapardım, akşam otururken, bir anda yok olur, bir tipleme ile içeri girer, herkesi gülmekten öldürürdüm, arkadaşlarımla gülmekten gerçek anlamda altımıza ettiğimiz günler yaşadık (3 defa farklı arkadaşlarımla başıma gelmiştir), eee bu ne perhiz bu ne lahana turşusu durumu, tabiki yılları suçlayacağım, yıllar beni böyle yaptı diyeceğim!

Ne zaman nerde değişti işler, nasıl oldu farkındayım, an ve an hatırlıyorum her değişimi ama tabiki uzun hikaye… Bir yerlerde bir şekilde törpülenmiş benim eğlenceli taraflarım ya da benim değil hayatımın eğlenceli tarafları…Neyse aslında beni rahatsız etmediğini düşündüğüm ama çevreme yansıttığım için beni dolaylı rahatsız eden bir şeyler fark ediyorum, değişmesi gereken…Böyle olmamdan keyif alan insalar da var tabi ki etrafımda. Ve benim de hep savunduğum şey; işim gereği çalıştığım ortamlar gereği, yaptığım işi çok ciddiye almam ve çok uzun zamandır yapıyor olmam vs gibi sebeplerle meslek deformasyonu olarak değerlendiriyordum. Ama işte ‘farkındalık’ bana burda yardım edecek! Hadi bakalım… kendime uydurduğum bu bahaneler bile kalıplaşmış, sem sert, değişemez!!! Bahane ya da sebeplerim veya tezlerim bile sağlam temellere oturmuşşşşşşşşş ….aman ne iyi? O kadar sağlam ki bu bahaneler, tezler yıkılamıyorduuuuu!!!
Yoga ya ilk başladığımda hamur gibi bir bedenim vardı, ben zaten çocukken de esnektim, başka arkadaşlarıma kıyasla. Dolayısı ile onun getirdiği bir alt yapı ile daha da esnedim yoga ile, ve zaten esnekliğin beceri olduğunu düşündüğüm için yoganın beni daha da esnetmesini istiyordum, sonuçta çocukluk yıllarında; ‘başın arkasının, popoya değmesi’ hissi ile büyümüş bir jimnastikçi olarak bunu istemeye hakkım vardı. Ama farkettim ki o yıllarda hareketlerdeki sukha ve sitira kavramlarından habersiz, ha babam esneme hareketlerine kayan bir tarafım vardı. Ve bişeyler ters gidiyordu çünkü benim bedenimde konfor yoktu, her şeyi yapabilmeme rağmen hiç iyi hissetmediğimi hatırlıyorum. Sonra neyin eksik olduğunu farkettim; güç eksikti bende ve bu sefer de güçlenmeye başladım. Stabilite sağlamak için laçkalaşmış taraflarımı küvvetlendirmeye başladım. Ve bu durum hiçbir şey hissetmeyen bedenimde, ilk defa bir ‘his’ yarattı, çünkü önceden hissetmediğim, ezbere yaptığım her şeyi; düşünerek ve dikkatle yapmam gerektiği için farklı bir his yarattı, sıradan bir bedenin hissettiği gibi esnemeyi hissetmem için daha da güçlenmeliydim. Ve aslında yogadaki ilk farkındalığım bu oldu ’denge bulmam gerektiği’! Sadece esneme değil güce de ihtiyacım vardı. Ve güçlendikçe güçlendim ama bu bedenimde olduğu kadar zihnimde de bir sertlik oluşturdu farkında olmadan, sanırım. Ve benim şu an arkasına sıkıştığım sert çerçevenin sebebi oldu. Evet belki beni bu güçlü tarafım geliştirdi ama bu güçlü tarafın hayatımın içine de sızdığımı fark etmedim. Kurduğum ilişkiler, hep belirli sınırlara kadar esnetilebilir oldu, güç ve kontrol belki o noktada birbirine karıştı, kontrolüm dışına çıkacak bir samimiyete karşı çok tedbirli oldum. Ve farkettim ki, her ne kadar bir çok insana göre ciddi veya resmi olmayı gerektirmeyen bir iş ortamım olsa da, ben ciddiyim hem de çok! Bundan memnun olarak derslerime gelen çok kişi var bunda sorun yok ,fakat sorun şurda ki, o bedenimdeki doğal esnekliğin yoga pratiğime yansıması gibi, şimdide bu ciddiyetin günlük hayatıma yansıması farkındalıksız bir alanda gerçekleşiyor. Ve bunun sonucu olarak ben, eskiden olduğum gibi davranamıyorum; herkesin ortasında taklit yapamıyorum artık, kalkıp dans edermiyorum rahat rahat, espriler, şakalar, oyunlar yok eskiden olduğu kadar….Ve bir anda o günleri yaşadığım arkadaşlarım geldi aklıma, aradım onlarla konuştum, onları görmek istedim, Seda gibi saçmalamak istedim…Bunun üzerine; dedim ya; son zamanlarda bir sevgi alış verişidir gidiyo diye; arkadaşlarımla, dostlarımla olan bazı durumlar sevgi üzerine gelişmeye başladı. Son zamanlarda yaşadığım bu durumlar bana yumuşaması gereken taraflarımı farkettirdi. Aslında ben böyle bir çerçeve içine girmeseydim 'nasıl bir Seda olurdum'u sorgulattı bana???… Bana sebepsiz yere gelen sevgi akışı, güzel sözler, pozitif yaklaşımlar, hiç beklemediğim kişilerden gelen mesajlar içimdeki o yumuşak tarafa dokundu, herkesi kucaklamak isteği uyandırdı.
Ve işte farkındalık halkalarıma geleceğim şimdi, ben kendimce farkındalığı yüksek bir bireyim, işimde öyle, hayatımda öyle, çok gözlem yaparım, çok görürüm, çok farkeder, çok hissederim ama şu an nelerin gözümden kaçtığını henüz tamamen bilemesem de, gözümden kaçanların olduğunu fark etmek bile benim halkamı biraz daha genişletti. Yani üst kattaki manzarayı henüz göremesem de bir üst kat olduğunu bilmek de önemli bir farkındalık... Yani ben bunu hep biliyordum ama bana şimdi dokundu, sertlik içinde sevgi, sevgi içinde derin bir farkındalık yarattı…teşekkürler bunu farketmeme vesile olanlara….
Comments